TAŞINMAZIN EMANETEN DEVRİ İNANÇ SÖZLEŞMESİ

 

İnançlı işlem, her ne kadar sadece taşınmaz hukukuna özgü bir kavram olmasa da ülkemiz yargı uygulamalarında en sık taşınmaz devri ilişkileri bağlamında karşımıza çıkmaktadır. Uygulamada bu tür işlemler çoğunlukla yazılı bir “inanç sözleşmesi” ile görünürlük kazanır.

A. İnanç Sözleşmesi Nedir?
İnanç sözleşmesi, bir malvarlığı unsurunun—özellikle bir taşınmazın—görünürde devrine rağmen, mülkiyetin fiilen devredilmediği, taraflar arasında yapılan ve çoğu zaman gizli kalan bir anlaşmaya dayanılarak, mülkiyetin geçici olarak devralan kişide (inanılan) tutulmasını ve belirli bir amacın gerçekleşmesiyle birlikte iade edilmesini öngören bir borç ilişkisidir.
Yargıtay 14. HD, E. 2003/4741, K. 2003/7907: “İnanç sözleşmesi, inanç gösterilene; bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterene tesbit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler ve akidler arasında vekâletin hukuki sonuçlarını doğurur.”

B. İnançlı İşlem Neden Yapılır?
İnançlı işlem birçok sebeple yapılabilir. Ancak uygulamada sıklıkla şu sebepler karşımıza çıkmaktadır;
1. Borç Teminatı Amacıyla Devir: Borçlu, borcuna karşılık taşınmazını alacaklıya geçici olarak devreder.
2. Hacizden Korunma: Borçluların mal kaçırma veya haczi geciktirme saikiyle taşınmazlarını güvendikleri kişilere geçici devretmeleri.
3. Ticari Yönetim veya Vekalet Nedeniyle: Ticari faaliyet, işletme veya vekalet ilişkisi içinde taşınmazın devri.
4. Mal Rejimi Kapsamı Dışına Çıkarma: Eşler arasında mal paylaşımından kaçınmak için yapılan devirler.
5. Aile Şirketlerinin Malvarlığı Planlaması: Özellikle aile şirketlerinde şirketin faaliyeti neticesinde edinilen taşınmazın aslında ailenin tamamının mülki olmasına rağmen risk planlaması kapsamında aile fertlerinden birinin adına inançlı olarak tescil edilmektedir.
6. Sosyal ve Siyasi Baskılardan Kaçınma: Görünürde mal sahibi olmaktan kaçınma amacı.

C. Hukuki Niteliği ve Kaynakları
Türk hukukunda inançlı işlemler kanuni düzeyde düzenlenmemiştir. Ancak TBK m. 26’daki sözleşme özgürlüğü ilkesi ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları sayesinde hukuken geçerli sayılmaktadır.
Yargıtay İBK, 05.02.1947, 20/6 sayılı karar: “İnanç gösterilen, taşınmazı inanç gösterenin hesabına ve kendi adına satın alırsa, mülkiyeti inanç gösterene geçirmekle yükümlüdür.”
Yargıtay HGK, E. 2011/688, K. 2012/34: “İnanç sözleşmesi, sözleşmeye taraf olanların imzasını içermelidir. Aksi hâlde, tapu dışı satışlara zemin hazırlanmış olur.”

D. Türleri ve Amaçları
Saf İnançlı İşlem: Yönetim veya geçici koruma amacıyla yapılan devirdir.
Karma İnançlı İşlem: Genellikle borç teminatı amacı taşır. En yaygın türdür.

E. İspat Yükü ve Deliller
İnanç sözleşmeleri yazılı delille ispatlanmalıdır. Ancak delil başlangıcı ve yemin gibi kesin delillerle de ispat mümkündür.
Yargıtay HGK, E. 2014/14-516, K. 2015/2838: “İnanç sözleşmesi, şekle bağlı olmayan yazılı delil veya ikrar/yemin gibi kesin delillerle ispat edilebilir.”
Yargıtay 7. HD, E. 2023/3947, K. 2024/4226: Davacının yemin deliline dayandığı hâllerde hâkim, bu hakkı hatırlatmakla yükümlüdür. Aksi hâlde karar isabetsizdir.

F. Üçüncü Kişilere Karşı Durum – İyi Niyet ve Tapu Siciline Güven
Taşınmazın inançlı işlemle devredildiği durumda, devralan kişi üçüncü kişilere satış yaparsa ve bu kişiler iyi niyetli ise TMK m. 1023 gereği korunurlar.
Yargıtay 1. HD, E. 2023/4250, K. 2024/5601: İlk el malik davaya dahil edilmeden açılan tapu iptal ve tescil davası dinlenemez; son malikin iyi niyeti araştırılmalıdır.
Yargıtay 1. HD, E. 2024/4328, K. 2024/5457: İnanç sözleşmesi feshedilmişse ve taşınmaz iade edilmemişse, tapu iptali davası bedel depo şartına bağlanamaz.

G. Riskler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
1. Muvazaa Riski: İşlemin görünürde teminat, gerçekte bağış ya da kaçırma olması ve buna bağlı hukuki başvuru ile devrin iptali riski ile karşılaşılması.
2. İspat Güçlüğü: Yazılı delil yoksa, davanın kabulü neredeyse imkansızdır (Yazılı delil başlangıcı ve yemin gibi diğer deliller hariç).
3. Üçüncü Kişilere Karşı İleri Sürülememe: İyi niyetli üçüncü kişiler kazanımlarını korur.
4. İnanılanın Ölümü: Mirasçılar, yazılı bir sözleşmeye dayanmayan inanç ilişkisini tanımayabilir. Sözleşmenin tarafı olmadıklarından iade yükümlülüğünü yerine getirmeyebilirler.
5. İnanılanın Taşınmazı Satması: Taşınmazın üçüncü kişiye satılması hâlinde, inanan ancak tazminat davası açabilir.
6. Haciz – İpotek Riski: İnanılanın şahsi borçları nedeniyle taşınmaz üzerine haciz veya ipotek uygulanabilir. Bu durumda da inananın ayni hakkı korunmaz.

H. Sonuç
İnançlı işlem, Türk özel hukukunda açıkça düzenlenmemiş ancak Yargıtay içtihatları ile geçerliliği kabul edilmiş olan, güven ilişkisine dayalı bir özel mülkiyet devri biçimidir. Her ne kadar pratikte önemli faydalar sağlasa da; ispat zorluğu, üçüncü kişilere karşı ileri sürülememe, iyi niyetli iktisap, iflas, ölüm ve ayni hak tesisleri gibi çok yönlü riskler barındırır. Bu nedenle, inançlı işlem yapılırken:
• Yazılı ve imzalı bir sözleşme düzenlenmeli,
• İşleme konu amaç ve şartlar açıkça belirtilmeli,
• Mümkünse tapuya şerh verilmesi sağlanmalıdır.
Her somut olayda tarafların iradesi, işlem ilişkisi ve delil yapısı birlikte değerlendirilerek inançlı işlemin varlığı ve sonuçları dikkatlice tahlil edilmelidir.

 

Mehmet DURMAZ
Kurucu Avukat

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıKonut satışlarında artış!
    Sonraki yazıGeleceğin Mühendisleri İstanbul’da Yarıştı, Depreme En Dayanıklı Tasarım Ödüllendirildi!