TOKİ topluma iyilik üretiyor

    TOKİ Başkanı Ergün Turan, “Önümüzdeki 20 yıl içinde ülke çapında yaklaşık 6,5 milyon konutun yıkılıp, yeniden inşasına ihtiyaç vardır.“

    Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanı Ergün Turan, kentsel dönüşüm ile ilgili sorularımızı cevapladı.

    Kentsel dönüşüm yasalarla birlikte hız kazandı, bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Kentleşme ile birlikte zaman içinde oluşan gecekondular ve kaçak yapılar, toplam konut stokumuzun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. 1950’li yıllarda sanayileşmenin başlangıcı ve şehirlere göçün artmasıyla gündeme gelen gecekondular, özellikle büyük şehirlerin çevrelerinde ve çoğu kamu arazilerinin üzerinde yapılan genellikle dönemin ekonomik ve sosyal şartları ve biraz da yerel yönetimlerin göz yumması sonucunda oluşan sosyal bir sorundur. Bugün ülkemizde yaklaşık 23 milyon civarında konut vardır. Türkiye’de konut ihtiyacı nüfus artışı, yenileme, göçler ve kentsel dönüşümden kaynaklanmaktadır. Özellikle gecekonduların, çarpık ve kaçak yapıların dönüştürülmesi gerekmektedir. En büyük 10 şehri düşünürsek; toplam nüfusun yaklaşık yarısı bu şehirlerde yaşıyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde ülke çapında yaklaşık 6,5 milyon konutun yıkılıp, yeniden inşasına ihtiyaç vardır.

    Hükümetimizin aldığı tedbirler çerçevesinde özellikle afet riskinin ve çarpık kentleşmenin yoğun olduğu şehirlerde ve alanlarda farklı ihtiyaçları ve değişimleri göz önüne alarak Kentsel Yenileme ve Kentsel Dönüşüm projeleri geliştirilmektedir. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız olmak üzere, belediyelerimizin, diğer kurumlarımızın ve özel sektörün büyük çabalarına rağmen gecekondu önleme ve kentsel yenileme konusunda daha çok çalışmamız gerektiği ortadadır. Kentsel dönüşümde sorunun kaynağının; yoğun nüfus artışı, kontrolsüz göç ve plansız gelişme gibi pek çok zincirleme faktörün ortaya çıkardığı sağlıksız kentleşme olduğunu biliyoruz. Dönüşüm, sadece fiziksel bir iyileştirme; riskli yapıyı güvenli hale getirmek değildir. Kentsel dönüşüme sadece fiziksel bir değişim olarak yaklaşılmaması gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz. Kentsel dönüşümde hareket noktası ve değer olarak yer alması gereken en temel boyut insandır.

    Sürdürülebilir dönüşümü esas alan; sosyal adaleti ve gelişimi, sosyal bütünleşmeyi, yerel kalkınmayı, tarihi ve kültürel mirası ve doğal çevreyi koruyan bütünleşik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Kentsel dönüşüm aynı zamanda bir zihinsel dönüşümdür. İnsanların karşılıklı adım atmasıyla ilerlenebilecek bir çalışmadır. Sürecin başarılı olabilmesi için başta ev sahipleri olmak üzere, tüm paydaşların bu işin önündeki engelleyici yaklaşımlardan uzak durması gerekiyor. Başta deprem olmak üzere barındırdığı risk ve tehlikeler karşısında dönüşüm gereklilik değil, zorunluluktur.

    Türkiye’nin kentsel dönüşümünde TOKİ’nin rolü nedir?

    Türkiye’de kentsel dönüşüm projelerine yönelik büyük bir potansiyel olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizin tüm şehirlerinde kentsel yenileme ihtiyacı olması nedeniyle, kentsel dönüşüm projelerimizi de peşi sıra hayata geçiriyoruz. TOKİ olarak son 14 yıl içinde kentsel dönüşüm kapsamında yaklaşık 17 milyar liralık ihale yaptık.

    Şu anda 60 ilde 58 milyon metrekare alanda 70 bini tamamlanmış olan 286 bin 500 konutluk 233 kentsel dönüşüm/yenileme projesi yürütüyoruz. TOKİ’nin ürettiği toplam konut sayısının içinde kentsel dönüşüm konutlarının oranı da bu yıl yüzde 38’e çıkmıştır. TOKİ olarak Türkiye genelinde deprem riskinden kent estetiğine çok boyutlu bir kentsel dönüşüm hareketi yürütüyoruz. Sektör paydaşlarımızdan en önemli farkımız kamu yararı prensibiyle kar amacı gütmeden milletimize güvenli konutlar üretmektir. Kentsel dönüşümde, gecekondu dönüşüm alanlarında toplumsal sorumluluk anlayışıyla çalışıyoruz. Hak sahibi olarak kabul edilen vatandaşların mağdur olmaması için büyük özen gösteriyoruz. Kâr etmiyoruz, aksine kira yardımı gibi kolaylaştırıcı çözümlerle vatandaşlarımızı destekliyoruz, süreci sübvanse ediyoruz. Vatandaşlarımıza uygun koşullarda konut imkanı sunuyoruz. Rızaya dayalı ‘yerinde dönüşüm’ anlayışıyla ve en önemlisi TOKİ güvencesi ile vatandaşlarımıza önemli imkanlar sunuyoruz ve bu sayede yüzde 85’lere varan uzlaşma oranlarıyla çok başarılı sonuçlar alıyoruz. Milletimiz, güvenli yapılarda, daha güzel şehirlerde yaşamaları için ortaya koyduğumuz samimi gayreti görüyor ve takdir ediyor. Sadece binalar yıkıp yerlerine yenilerini inşa etmiyoruz. Çevre düzenlemeleri, donatı alanlarıyla sosyal ihtiyaçlara da yanıt veriyoruz. 0-5 yaş okul öncesi çocuk grubundan üniversite gençliğine, kadınlardan erkeklere, tüm nüfus profillerine dönük ihtiyaç ve beklentileri düşünerek yerleşimleri yeniliyoruz.

    Kentsel dönüşüm sürecini açık, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütüyoruz. Afet riski taşıyan alanlar başta olmak üzere mekan ve yaşam kalitesini arttıran projelere öncelik veriyoruz. Kentsel tasarımı yerel mimari doku, mahalle kültürü ve yatay mimari anlayışıyla şekillendiriyoruz. Dönüşüm alanlarında ikamet eden vatandaşlarımızın sosyo-ekonomik profilini doğru tanımlayarak, farklı gelir gruplarına dönük sosyal bütünleşmeyi sağlayan projeler geliştiriyoruz. Kentsel dönüşüm projelerimiz ile gecekondu ve sağlıksız konut alanları dönüştürülürken, dar gelirli vatandaşlarımız için ürettiğimiz nitelikli konutlarla yeni gecekondu bölgelerinin oluşmasını da önlüyoruz.

    Kentsel Dönüşüm Programı’nda deprem riski yüksek şehirlerin barındırdığı tehlikeyi esas alarak, önceliği deprem kuşakları üzerindeki yerleşimlere veriyoruz. 286 bin konutluk kentsel dönüşüm projemizin 171 bin konutu kapsayan bölümünü 1. dereceden 5. dereceye deprem kuşakları üzerindeki riskli alanları projelendirdik. Ayrıca, ülkemizde, farklı dönemlerde yaşanan depremlerde zarar gören vatandaşların acil barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla sosyal konutun yanı sıra afet bölgesi konut üretimlerinde de aktif çalışma yürütüyoruz. Bugüne kadar Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ve yurt dışında 132 proje kapsamında 37 bin 734 afet konutunu da inşa ettik.

    “Gelecek nesillere yaşanabilir, sağlıklı kentler bırakmak için daha büyük çaba sarf etmeliyiz”

    TOKİ’nin akıllı binalar ile akıllı şehirlere olan katkısı hakkında bilgi alabilir miyiz?

    Son 14 yılda 822 bin sosyal konut ve 10 bini aşkın sosyal donatı rakamına ulaşan ve topluma ‘iyilik üreten’ bir idare olarak, akıllı şehirler kavramının önemli bir tarafını temsil ediyoruz. Bu açıdan konutlar, akıllı şehirlerin de temel unsurudur. Akıllı konutlar ancak akıllı şehirlerle bütünleşirse, hayatı kolaylaştırır; daha tasarruflu, konforlu, güvenli ve çeşitli ihtiyaçlara cevap verebilen bir anlam ve işlerlik kazanır. Çadırlardan akıllı evleri, obalardan akıllı şehirleri konuşuyor olmamız, teknolojinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir gelişmedir. Akıllı Şehir, yaşamı her alanda kolaylaştıran verimliliği yüksek bir şehir modelini aklımıza getirirken, teknik bir süreçle birlikte toplumsal ve kültürel bir dönüşümü de ifade etmektedir. Konut anlayışında, insanların yaşam alanı olarak kullandığı, bireylerin yaşamsal ihtiyaçlarını giderdikleri, sosyal ilişkilere girdikleri temel bir yaşam sürecini oluşturan mekânları ön plana alan projeler inşa ediyoruz. TOKİ olarak, toplumumuzda dayanışma kültürünü esas alan, farklı gelir gruplarının aynı semtte buluşabildiği; semt sakinlerinin ve esnafın iç içe olduğu, ‘mahalle kültürü’ kavramında vücut bulan kentsel alanlara önem ve öncelik veriyoruz. İdare olarak da hizmet verdiğimiz kesimlerin alım gücünü etkilemeyecek derecede teknolojik imkânlardan faydalanarak, insanlarımızın yaşam kalitesini yükseltecek değerlere önem ve öncelik veriyoruz.

    Sosyal konut üreten bir kuruluş olarak, akıllı şehirlerin ve akıllı konutların önümüzdeki zaman diliminde daha çok konuşulacağını, hayatımıza daha çok gireceğini ve sektörün de buna göre kendi tasarımını revize edeceğini biliyor ve önemsiyoruz. Ailenin yaşam kalitesi açısından konutun asgari niteliklere ve yeterliliklere sahip olması gerekiyor.

    Konut; eğitim, güvenlik, sağlık, çalışma hayatı, sosyal yaşam, sosyal ilişkiler gibi diğer yaşam boyutlarını da doğrudan etkilemektedir. Şehirler; insanların, çocukların ve genç nesillerin gelecek tasavvurunu belirler. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere yaşanabilir, sağlıklı kentler ve konutlar bırakmak için daha büyük çaba sarf etmeliyiz.

    Son dönemde çok konuşulan yatay mimarı yapılaşmaya yönelik TOKİ’nin planları nedir?

    Toplu Konut İdaresi olarak konut üretim süreçlerimizi insanı odağa alan yeni disiplinlerle, bir üst ölçekte ele aldık. Geçmiş yıllardaki tecrübeler ve milletimizin beklentisi doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmayla, konut ihtiyacını karşılamanın ötesinde yeni yerleşim alanları, yeni şehirler oluşturuyoruz. Şehirlerimizde, kent kimliği ve merkezi niteliklerle güçlü bağları olan, halkımızın beklentilerine yanıt veren, güçlü fiziki, sosyal altyapısı bulunan ve 2023 yılına kadar tamamlayacağımız yeni yerleşim alanları kuruyoruz.

    2023 giden yol haritamızdaki en önemli unsurlardan biri de başta kadim şehirlerimiz olmak üzere tüm projelerimizde dikey değil yatay bir yapılaşma olacaktır. Huzur bulduğumuz bu geleneksel yaşam kültürünün modern şehirlerimizde hayat bulması için, TOKİ olarak artık, sosyal ihtiyaçlara cevap verecek, mahalle kültürünün oluşmasına imkân tanıyan projeler üretiyoruz. Bir şehrin fiziki dokusu şüphesiz insan dokusunu da yansıtmaktadır. Ayrıca bu doku insanların sadece ruhunu değil, geleceğini, kültürünü ve yaşam biçimini de etkileyebilmektedir. Bunun için bütün özellikleri ve renkleriyle kadim birikimleri muhafaza ederek, modernitenin ve küreselleşmenin mekânsal zenginliğini de dikkate almalıyız. Bizim kadim kültürümüzde yüksek binanın ölçütü, ağaçların boyu kabul edilirken bugün geldiğimiz noktada yüksek katlı dev binalar özellikle büyükşehirler için cazip hale gelmiştir. Yüksek katlı modern binalar ve dev kuleler bugün büyük şehirlerin gerçeği olmakla birlikte, ideal şehirlerin hedeflediği bir kentsel ortamı göstermediğini de söylemek isterim. Bizim hedefimiz ve önceliğimiz yatay mimari olmalıdır. Mahalle kültürü ve yöresel mimari gibi yeni konsept projeleri öne çıkarmalıyız diye düşünüyorum. Biz TOKİ olarak yaklaşık 3,5-4 yıldır bu konsept üzerinde yarışmalar açıyor, projeler üretiyoruz. Ama bu yetmez, devlet kuruluşları başta olmak üzere bütün sektörünün bu hassasiyeti göstermesi gerekiyor.

    Özellikle Anadolu’da uygulanan yöresel mimari doku anlayışı akıllı binalar ile akıllı şehirlere uygulanabilir mi?

    Geleceğe aktarılması gereken zengin kültürel birikime sahip ülkemizde, konut ve yaşam alanlarının yerel kimliğinin korunması ve yaşam kalitesinin arttırılması için yeni ve bütüncül değerlendirmelerin yapılması son derece önemlidir. Akıllı binalar, akıllı şehirlerden söz ederken tarihimizin ve kültürümüzün izlerini yansıtan projeler üretmeliyiz. İdare olarak yeni şehirleri inşa ederken bir medeniyet algısını, geleneği ve yerel olanı üretimlerimize yansıtıyoruz. Bunun yanında gelecekte hayatımızda daha fazla yer edinecek, akıllı binalar ve akıllı şehirler kavramını da önemsiyoruz.

    Proje Bilgi Formu

    Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
    Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

      Önceki yazıDünyanın en yüksek kulesi Suudi Arabistan’da yükseliyor
      Sonraki yazı7 milyonun üzerinde yapı değişecek
      Ezgi Kızıl
      Emlakrotasi.com.tr Emlak ve Ekonomi Editörü. 1994 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden 2016 yılında mezun oldu.