Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gündemi değerlendirdi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gündemi değerlendirmek için basın toplantısı düzenledi.
 
Kalın'ın gündeme ilişkin açıklamalarından satır başları:

 "Hacı ve hacı adaylarına rahmet diliyorum"

 
Hacı ve hacı adaylarına Allah'tan rahmet diliyorum. Bununla ilgili gerek Diyanet İşleri Başkanlığımız gerek diğer ilgili kurumlarımız temaslarını yoğun şekilde sürdürüyorlar.
 

"Yüzlerce terörist etkisiz hale getirilmiştir"

 
Terörle mücadele konusunda Türkiye'nin kazanımlarını ortadan kaldırmak, toplumsal barışını, birlik ve beraberliğini bozmak için tekarr ortaya çıkan terör belasıyla devletimiz ilgili bütün kurumlarıyla yoğun bir şekilde mücadele vermektedir. Kamu düzeni ülkenin neresinde olursa olsun bütün vatandaşların can ve mal güvenliği sağlanana kadar terörle mücadele de kararlı şekilde sürdürülecektir. Bu süreç içerisinde de yüzlerce terörist ülke içinde ve dışında etkisiz hale getirilmiştir.

"Toplumsal husumet yaratmak terör örgütünü sevindirir"

 
Kanun dışı yollarla sokak çatışmalarına yeltenmek, toplumsal husumet yaratmak ancak ve ancak terör örgütünü sevindirir. Bu konuda toplumumuzun büyük sağduyu içinde hareket etmesini temenni ediyoruz. Bu yöndeki çağrılarımızı tekrar yineliyoruz. Bu konu büyük önem arz ediyor. Burada asla teröristleri sevindirecek hiçbir eylemin içinde olmamak büyük önem arz ediyor. Bizim bu zor imtihan döneminde, husumeti, savaşı, kalleşliği, ihaneti değil; barışı, huzuru, güveni, sevgiyi yaşatmamız ve çoğaltmamız gerekiyor. Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Diyarbakırlı, İstanbullu, Bursalı, Batmanlı, Trabzonlu, Hakkarili fark etmez. Bu ülke coğrafyasındaki her vatandaşımızın özgür, güvende ve müreffeh bir hayat yaşaması için el birliğiyle mücadele ediyoruz. Bu mücadele kararlı şekilde bundan sonra da devam edecektir.
 

"Hiçbir demokratik ülkede müsamaha gösterilemez"

  
Terör örgütünün özellikle geçtiğimiz günlerde Cizre gibi yerlerde yaptığı girişimlere hiçbir demokratik ülkede müsamaha gösterilemez. Nitekim ilgili güvenlik kurumlarımız, devlet birimlerimiz de bu konuyla ilgili kararlı bir mücadele vermiştir. Burada zaman zaman ulusal ve uluslararası basında özellikle buralarda yaşanan hadiselerle ilgili çok abartılı haberlerin yapıldığını, yalan yanlış haberlerin yayıldığını görüyoruz. Böyle bir güvenlik zaafiyetinin ortaya çıkmama için güvenlik birimlerimiz üzerine düşeni kanunlar çerçevesinde yapmıştır. Bundan sonra da yapmaya devam edecektir.
 

"Fergusan'da kimse hendek kazmamıştı"

 
Burada bir mukayese yapmak gerekirse geçen yıl Amerika'da Ferguson şehrinde yaşananlar aslında çok ibret verici bir tablo ortaya çıkartmıştı. Ferguson'da kimse hendek kazmamıştı, sokaklarda eli silahlı teröristler yoktu. Canlı kalkanlar yoktu. Evlere, sokak aralarına, okullara, hastanelere, camilere ya da ibadet yerlerine gizlenmiş teröristler yoktu. Ama orada kamu düzenini sağlamak için ne tür tedbirler alındığını, sokağa çıkma yasağı dahil olmak üzere her tür adımın atıldığını gördük. Türkiye de vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak ve toplumun barış ve huzurunu temin etmek için bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir.
 

"Ankara'da yapılan yürüyüş olumlu"

 
Terörle mücadele sürecinde hep yaşadığımız bir konudur. Toplumsal duygular çok daha hassas hale gelir. Ama vatandaşlarımızın, STK'ların, iş çevrelerinin Türkiye'nin her tarafında sağduyu ile hareket etmesi büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede de perşembe günü Ankara'da yapılacak olan işçi, işveren ve diğer meslek kuruluşlarının teröre karşı yürüyüşü sevindirici bir gelişmedir. Bildiğim kadarıyla önümüzdeki pazar günü de STK'lar İstanbul'da büyük bir miting hazırlığı içerisindeler. Buradan da barış, kardeşlik ve dostluk mesajları verilecek. Teröre çok açık, net, kesin bir dille hayır denilecektir.
 

"Terörizm suçtur"

Bu mücadeleyi yürütürken zaman zaman karşılaştığımız konulardan biri de terör propagandasına alet olan çeşitli mecralar, aktörler ve bunlarla ilgili yürütülen tartışmalardır. Terörizm nasıl bir suçsa terörizmi övmek, desteklemek, şirin göstermek, romantize etmek de aynı şekilde bir suçtur. Her terör saldırılarının başladığı dönemde olduğu gibi ülkemizde de uluslararası basında da basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığına dair çeşitli haberler, iddialar ortaya atılıyor. Bu konuyu aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor. İspanya, İngiltere, Fransa gibi birçok AB ülkesinde terörün yüceltilmesini önlemek amacıyla çıkartılmış yasalar var. Bunlar terör propagandası yapan kişilerle ilgili yasal düzenlemelerdir. İngiltere'de terörün yüceltilmesini önleme yasası çerçevesinde, yaklaşık 300 kişi geçtiğimiz yıl içerisinde tutuklanmış, gözaltına alınmıştır. Fransa'da Charlie Hebdo saldırısından sonra terörü övmek amacıyla sosyal medya ve basın üzerinden yayın yapan kişilerle ilgili hukuki süreçler başlatılmış ve yaklaşık 70 kişi gözaltına alınmış, bunların önemli kısmı tutuklanmıştır. Terörle mücadele ederken aynı zamanda terör propagandasına alet olmamak, toplumsal husumeti besleyen, yetkilileri hedef gösteren yayınlardan da kaçınmak gerekir. Bununla ilgili hukuk çerçevesinde devletin alacağı tedbirler de ortadadır.
 

"Batı medyasının PKK terörünü şirin göstermesi kabul edilemez"

 
Batı basınının güya DEAŞ terör örgütüyle mücadele ediyor, bahanesiyle PKK terörünü, teröristleri şirin göstermeye çalışması; onları adeta romantize etmesi asla kabul edilemez. Bu tür yayınlar PKK terör örgütü için değil de DAİŞ gibi El Kaide gibi  İRA gibi terör örgütleri için yapılsaydı bunların yaptığı terör eylemlerini yücelten yayınlar yapılsaydı acaba Batı kamuoyunun tepkisi ne olurdu? Herhalde herkes infial gösterir, bunların kabul edilemez bir şey olduğunu açıkça ifade ederdi. Türkiye de terörün propagandasına karşı gerekli tedbirleri almak durumundadır.
 

"Aylan Kürdi'nin fotoğrafı dünyayı ayakaldırdı"

 
Mülteci krizi maalesef Aylan Kürdi'nin yürek burkan fotoğrafından sonra oluşan infiale rağmen tekrar bir krize doğru gidiyor. Aylan'ın cansız bedeni bütün dünyayı ayağa kaldırdı ve biz de umutlandık. Belki bu sefer dünyanın ileri ülkeleri bu mülteci krizini çözmek için adım atar, diye ümitlendik. Hala bu ümidimizi muhafaza ediyoruz. Avrupa'da bazı siyasi liderlerin hatta Papa'nın bu mültecilere kapılarınızı açın, çağrıları son derece memnuniyet vericidir. Takdirle değerlendiriyoruz. Ege ve Akdeniz'de insanlar ölmeye devam ediyor. Yeni Aylan Kürdi'ler maalesef yaşanmaya devam ediyor. Bu insanlık adına utanç verici bir durumdur. Bu yükü taşımak bizim için şereftir. Biz Avrupalı liderlerin de bu mülteci krizinin sonlanması için ve gariban insanların en azından bir nebze nefes alabilmesini sağlayacak adımları atmasını bekliyoruz. Bütün Suriyelilerin gitmek istediği bir tek yer var, o da kendi ülkeleri. Ama barış içinde huzur içinde savaşın, ölümün olmadığı bir Suriye'ye gitmek istiyorlar.
 

"Mescid-i Aksa'ya ayak basmalarını şiddetle kınıyoruz"

 
Mescid-i Aksa Külliyesi içerisindeki bölüme Müslümanların girişini engelleyen İsrail askerleri maalesef onlarca kişinin de yaralanmasına neden oldu. Bunun amacının ne olduğunu biliyoruz. İsrail yönetimi böylece oraya aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilerin girmesini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bunlar yapılırken İsrail askerlerinin koruması altında kirli postallarıyla Mescid-i Aksa'nın pak topraklarına, halılarına, camilerine ayak basmalarını şiddetle kınıyoruz. Özellikle Roş Aşana'ya girdiğimiz şu günde böyle bir provokasyona gidilmesi, İsrail'in yerleşim ve işgal politikalarına devam etmesi, mevcut İsrail yönetiminin barış konusundaki gerçek niyetini de açıkça ortaya koymaktadır.
 

"Mescid-i Aksa'daki işgal hareketi, ateşle oynamaktır"

 
Mescid-i Aksa'daki her ihlal ve işgal hareketi, ateşle oynamaktır. İsrail şu anda ateşle oynuyor. Mescid-i Aksa, bizim ilk kıblemizdir. Bütün Müslümanların kutsal mekanıdır. Bu işgal ve ihlal politikalarını bir kez daha şiddetle kınıyor, buradan da İsrail yönetimine açık çağrı yapıyoruz. Bu provokasyonları derhal durdursunlar. Mescid-i Aksa, Müslümanlara ait kutsal bir mekandır. Onun kutsiyetini korumak herkesin görevidir. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımız çok yoğun telefon diplomasisi yürütmektedir. Konuyla ilgili olarak Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile dün Halit Meşal ile BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ile görüşmeler yaptı. Bugün ve yarın da Ürdün, Suudi Arabistan, Fas Kralları ile görüşmeleri devam edecek. İslam İş Birliği Teşkilatı'na üye ülkelerle bu konuyu en yakın şekilde takip etmeye devam edeceğiz.
 

"DEAŞ'la mücadele kararlı şekilde devam ediyor"

DEAŞ'la mücadele kararlı şekilde devam ediyor. Suriye'de hava harekatlarını yürütmekteyiz. Hava operasyonu sınır boyunda alınan diğer tedbirlerle beraber devam edecektir. Özellikle Suriye-Türkiye sınırında terörden arındırılmış bölgelerin inşa edilmesi noktasında çalışmalarımız uluslararası paydaşlarımızla devam etmektedir. DEAŞ'la mücadele kapsamında şu ana kadar yaklaşık 20 bin kişinin ülkeye girişine yasak getirilmiştir. Yaklaşık 2 bini aşkın kişi sınır dışı edilmiştir. Türkiye içerisinde yapılan operasyonlarda yaklaşık 500 kişi gözaltına alınmış, bunların 165'i tutuklanmış ve hukuki süreçler devam etmektedir. DEAŞ'la mücadele sadece Türkiye'nin meselesi değildir. Herkesin üzerine görev düşmektedir. Eğer bu yabancı savaşçıların DEAŞ'a katılımını engellemek istiyorsak bunların ilk çıkış noktalarında durdurulması gerekir. Bir şekilde bu insanlar gitmişse de mutlaka Türk güvenlik birimlerinin bilgilendirilmesi gerekir.
 

"Benim iddialar hakkında spekülatif şeyler söylemem doğru olmaz"

 
Bahsettiğiniz gibi AK Parti'nin kongre süreci ve diğer konular birer iddia. Benim iddialar hakkında spekülatif şeyler söylemem doğru olmaz. Her şeyden önce AK Parti'ye kongresi, MKYK'sı hayırlı olsun. Önümüzde bir seçim süreci var. Ondan sonra belki tablo biraz daha netleşecek. Bunlar iddialar. Benim spekülatif şeyler söylemem doğru olmaz.
 

"Halkın oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanımız var şu anda"

Bu meydanlara inme ifadesi kodlu bir ifade haline geldi. Halkın oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanımız var şu anda. Bunun en önemli ayaklarından birisi tabi ki milletimizin her kesimiyle kucaklaşmasıdır. Bazen muhtarlarla buluşma olur, bazen vatandaşlarımıza hitap şeklinde olur. Cumhurbaşkanımızın halka buluşmasını, her temasını siyasi bir faaliyetin içerisinde gibi yansıtılmasını biz çok yanlı ve kasıtlı olarak değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanımız halkın içinden gelmiştir. Halkın içinde olmaya da devam etmektedir. Siz onu taksicilerle çay içerken görürsünüz bazen vatandaşlara hitap ederken de görürsünüz. Böyle bir liderin bu tür eleştiriler ve değerlendirmeler var diye milletle olan temasını herhalde kesmesini bekleyemeyiz. Halkın oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olması hasebiyle zaten milletimizin her kesimiyle sıcak temasta olan bir cumhurbaşkanımız var. Bu süreç içerisinde de Cumhurbaşkanımız vatandaşlarımızla buluşmaya devam edecektir. Bunlar yurt içinde veya yurt dışında olabilir.
 

"Bu hukuki bir süreçtir"

Doğan Medya'ya başlatılan hukuki süreçle ilgili benim yorum yapmam doğru olmaz. Bu hukuki bir süreçtir. Gerekçelerini görelim. Ne tür iddialarla adli makamlar bu soruşturmayı başlattılar. Tabloyu net gördükten sonra değerlendirmek yapmak, daha isabetli olur diye düşünüyorum.
 

"ABD ziyareti her an gündemde olabilir"

G20 öncesi Cumhurbaşkanımızın bütün G20 ülkelerini ziyaret ederek ya da liderleriyle görüşerek G20 gündemini beraber inşa etmek gibi bir hedefi vardı. Ülkemizde yaşanan bu hadiseler üzerine ziyaretlerin bir kısmını iptal durumunda kaldık. ABD ziyareti her an gündemde olabilir. Kesin bir şey söyleyemiyorum. Tarihler üzerinde çalışılıyor. G20 öncesi veya sonrasında olabilir. Zaten G20 Zirvesi'nde Sayın Obama ile her halükarda bir araya gelecekler. ABD bizim için önemli bir müttefik ülkedir. Kendileriyle yürüttüğümüz birçok konu var. Ziyaretle ilgili şu anda kesin bir tarih henüz söz konusu değil.
 

"Bu başka bir şeydir, militarizmdir"

Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek hiçbir zaman mümkün değildir. Terör örgütünün doğrudan ya da dolaylı yoldan propagandasını yapmak da asla ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüyle ilişkilendirilecek bir şey değildir. Türkiye, şu anda terörle mücadele sürecinden geçiyor. Burada herkesin üzerine düşen hassasiyeti ortaya koyması gerekir. Küçük siyasi puanlar elde etmek için Cumhurbaşkanlığı makamına saldırmak, siyaset değildir. Cumhurbaşkanlığına, şahsına veya ailesine saldırarak, medyada ilgi odağı olmaya çalışmak da gazetecilik değildir. Bu başka bir şeydir, militarizmdir.
 

 "Eleştiri konusunda sorunumuz yok"

 
Her gün Cumhurbaşkanlığı makamına saldırarak bunları kimse basın özgürlüğü olarak aklamaya çalışmasın. Eleştiri konusunda sorunumuz yok. Kişilik cinayetine, kimlik suikastine yönelmeden bunları yapabilirsiniz. Türkiye'de bu konuda her türlü görüş rahatlıkla ifade edilebilmektedir. Ama bazen öyle tabloyla karşı karşıya kalıyoruz ki adeta terörle mücadele ettiği için devletin töhmet altında bırakıldığı tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunların hiçbirisi terörle mücadelede zaaf unsuru olarak tolere edilebilecek şeyler değildir.

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıGalatasaray’dan büyük proje
    Sonraki yazıKredi alacaklara kötü haber
    Yıldıray Gökkaya
    1975 İzmit doğumlu, 1996 İstanbul Üniversitesi mezunu, emlakrotasi.com.tr'nin kurucusu ve yayın yönetmeni. YeniBirlik Gazetesi Ekonomi ve Emlak Editörü.

    YORUM YAZIN

    Lütfen yorumunuzu yazın.
    Buraya adınızı yazın