CHP Genel Başkanı: Kılıçdaroğlu paranoyasından kurtulun

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, canlı yayında soruları cevapladı. Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan’a, Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye istirham ediyorum, gerçekten istirham ediyorum; Kılıçdaroğlu paranoyasından kurtulsunlar” dedi. Kılıçdaroğlu, “Sandıktan hayır çıkarsa bizim itibarımız, bizim saygınlığımız bütün dünyada artacaktır” diye konuştu. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan’a, Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye istirham ediyorum, gerçekten istirham ediyorum; Kılıçdaroğlu paranoyasından kurtulsunlar.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Show TV, HaberTürk, Bloomberg TV ortak yayınında, halk oylamasından ‘hayır’ çıkması halinde, “Bizim itibarımız, bizim saygınlığımız bütün dünyada artacaktır” diyerek, şöyle devam etti:

“Şunu söyleyecektir, bütün dünya: Türkiye’de demokrasiyi askıya almak istediler, halk izin vermedi. Türkiye’de Meclis’in yetkisini tırpanlamak istediler, millet izin vermedi. Türkiye’de bir kişiye parlamentonun önemli yetkilerini vermek istediler, millet izin vermedi. Cumhurbaşkanına vekaleti seçimle gelen birisi değil de, TBMM Başkanı değil de, atamayla gelen birisi vekalet edecekti, ona izin vermediler. Bakanlıkların ve başkan yardımcılarının sayısı bir kişinin iki dudağı arasındayken, buna izin vermediler. Devlette liyakat esası vardı bütün dünyada, çağdaş ülkelerde; bunu kaldırıp tümüyle bir kişinin yetkisine vermek istediler, millet bunu kabul etmedi ve Türkiye demokrasiye sahip çıktı. Bu çıkacak ortaya. Bizim itibarımız, bizim saygınlığımız, bütün dünyada artacaktır. ‘Evet’ çıkarsa ne olur? Ben annelere söylüyorum, emin olun büyük bir inançla da söylüyorum; ‘Freni olmayan bir otobüse, siz evlatlarınızı bindirir misiniz?’ diyorum. ‘Nereye gittiği belli olmayan bir trene, ailenizi bindirir misiniz?’ ‘Hayır bindirmeyiz’ diyorlar. Hem freni olmayan hem de nereye gittiği belli olmayan bir otobüse 80 milyonu bindirelim. Niye bindiriyoruz? Hangi gerekçeyle bindiriyoruz? Nereye gittiği belli değil. Parlamentoda işler hızlı yürümüyormuş… Kim diyor bunu? Bir demokraside, parlamento ayak bağı olarak görülebilir mi? Bunu söylemek bile demokrasiye ihanettir, haksızlıktır.”

ÇIKIP BUNU BİR ALLAH’IN KULU SÖYLESİN

Son bir ayda parlamentodan 100’ün üzerinde kanun geçtiğini ve tamamının oy birliğiyle çıktığını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Bu parlamento görev yapıyor. Ne zaman tartışma olur, bir düzenleme gelir, iktidar ve muhalefet farklı görüşlerdedir. Bu da tartışılır. Hiç tartışılmayacak mı? Cumhurbaşkanına yetki veriyoruz, bakanlıkları istediği gibi kuracak. Diyelim ki Milli Eğitim Bakanlığı, oturacak kanunu yeniden kendisi yazacak, kararname, bir sabah Resmi Gazete’de göreceğiz. Peki parlamentoda olursa, bu kanun geliyor, tasarı olarak geliyor, komisyonlarda görüşülüyor, eğitimle ilgili sendikalar davet ediliyor, onların önünde tartışmalar oluyor, milletvekilleri konuşuyorlar, onlar konuşuyor. Tasarı olgunlaştırılıyor, genel kurula iniyor ve genel kuruldan çıkıyor. Bu tartışma süreci de bitiyor. Diyorlar ki parlamentonun yetkisi artıyor, hangi yetkisi artıyor? Çıkıp bunu bir Allah’ın kulu söylesin.”

Jülide Ateş’in “Sanki Erdoğan sevgisi sınanıyor ve Erdoğan özelinde bir başkanlık sistemi referandumuna gidiliyormuş gibi, bir algı oluşuyor. Siz de en sevmediğiniz insanı tahayyül edin diyorsunuz…” ifadeleri üzerine Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Hepimiz faniyiz. Bugün buradayız, yarın yokuz. Koltuklar da bize baki değil. Dolayısıyla, kişilere göre anayasa yapılmaz. Anayasa, toplumsal uzlaşma belgeleridir. Hepimizin anayasasıdır. Adalet ve Kalkınma Partililerin de anayasası olacak, benim de olacak, hiç bizimle ilgisi olmayan, hiçbir partiyle ilgisi olmayan vatandaşın da anayasası olacak. Özelliği nedir anayasaların? Temel hakları güvence altına almasıdır. Benim de hakkımı güvence altına alacak, herhangi bir vatandaşın hakkını da güvence altına alacak. Neye karşı? Devletin gücüne karşı. Devlet, güçlü bir organdır ama vatandaşın hakkını koruyacaktır. Bağımsız mahkemelerle koruyacaktır, adaletle koruyacaktır, hakla hukukla koruyacaktır, doğru dürüst her vatandaşa eşit davranarak koruyacaktır Kimsenin kimliğine, inancına göre ayırım yapmaksızın ona hizmet vererek koruyacaktır ve bunların tamamı anayasal güvence altında olacaktır. Bir kişiye göre veya bir kişinin arzusuna göre anayasa yaptınız diyelim. O kişi gerçekten devleti çok iyi yönetebilir, süresi doldu. Başka birisi geldi, 10 yıl ya da 15 yıl sonra başka birisi geldi. Yarıda birden bire hastalandı adamcağız, yerine birisi vekalet edecek veya akıl hastalığına tutuldu bu da olabilir, hepimiz için geçerli bir kuraldır bu, ya da devleti çok kötü yönetti, bildiğinizin çok daha ötesinde, hırslarına gem vuramadı, etrafındaki insanlar dediler ki bravo çok iyi yapıyorsun, şunu at, şu bakanlığı kapat, şunu kes, şunu devletten at. Bu kadar yetki verilmez ki bir insana.”

Bir kişiye ya da bir partiye göre anayasa yapılamayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Anayasalar, toplumsal uzlaşma belgesiyse, bütün alanları, üç aşağı beş yukarı bütün normları, evrensel kurallara göre belirlenir. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı, bu nedenledir. Parlamentonun gücü, bu nedenledir. Denge ve fren rolleri vardır, bir grubun, bir kişinin, bir bakanlığın yaptığı bir hata, bir başka unsur tarafından dengelenir ya da o hata giderilir. Şu örneği veriyor, benim diyelim bir davam oldu, gittim mahkemeye başvurdum. Mahkeme bir karar verdi. Bu karar benim aleyhime ve ben dedim ki bu karar doğru değil. Nereye başvuruyorum, üst mahkemeye başvuruyorum. Diyorum ki bu karar yanlış, hata yaptı bu mahkeme, lütfen bunu düzelt. Nereye kadar gidiyorum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gitme hakkım var. Yeni modelde, tek adam rejiminde bir kişi karar verecek, mesele bitti. Ha şu var, o kişi karar verir o karar aleyhine Anayasa Mahkemesine gitme hakkımız var. Doğru mu doğru. Peki ama o Anayasa Mahkemesine hakimleri kim atıyor? Partinin genel başkanı. Bunlar doğru değil. Bu açıdan bakıldığı zaman denge, denge dediğimiz olay, denetleme dediğimiz olayın olması lazım. Yeni modelde denetleme de yok.” ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU PARANOYASINDAN KURTULSUNLAR

Kılıçdaroğlu, programdaki konuşmasını ise şu sözlerle tamamladı:

“Sayın Erdoğan’a, Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye istirham ediyorum, gerçekten istirham ediyorum; Kılıçdaroğlu paranoyasından kurtulsunlar. Ben ne yaptım size arkadaşlar, ne yaptım size. Ben devletin arabasını kullanmıyorum, devletin uçaklarını kullanmıyorum, devletin parasını kullanmıyorum, devletin televizyonlarını kullanmıyorum, devletin forsunu kullanmıyorum. Ben, bu millete doğruları anlatıyorum. Benim tek inancım var ben Allah’ıma güveniyorum, ben vatandaşlarıma güveniyorum, milletime güveniyorum. Ben arabaya, paraya, forsa bilmem neye güvenmiyorum. Benimle eğer tartışmak istiyorsanız, benim doğruları söylemediğime inanıyorsanız ve bu konuda inancınız tamsa size açık ve net ‘hodri meydan’ diyorum. Gelin sizin istediğiniz televizyon kanallarında oturalım, medeni insanlar gibi tartışalım. medeni insanlar gibi. Ben mi doğruyu söylüyorum, siz mi doğruyu söylüyorsunuz, vatandaş da evinde oturarak izlesin başka ne söyleyeyim ben. Paranoyadan kurtulsunlar.”

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıCumhurbaşkanı Erdoğan, radyoya konuk oldu
    Sonraki yazıCumhurbaşkanı Erdoğan: Bilseydim Kılıçdaroğlu’nu Yenikapı’ya davet etmezdim
    Yıldıray Gökkaya
    1975 İzmit doğumlu, 1996 İstanbul Üniversitesi mezunu, emlakrotasi.com.tr'nin kurucusu ve yayın yönetmeni. YeniBirlik Gazetesi Ekonomi ve Emlak Editörü.

    YORUM YAZIN

    Lütfen yorumunuzu yazın.
    Buraya adınızı yazın