Dönüşüm dolandırıcılarına dikkat

Kentsel dönüşümü kötüye kullanan bazı kişilerin vatandaşları dolandırdığı tespit edildi. Antalya Kent Konseyi son zamanlarda kendilerine “gayrimenkul geliştirme uzmanı” adını veren veya benzeri isimleri kullanan bazı kişi veya firmaların ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında dolandırıcılık ve tehditle insanların evlerini elinden aldığını iddia etti. Antalya Kent Konseyi Yönetim Kurulu, bu iddiaları kamuoyuna duyurmak için bir basın toplantısı düzenledi. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki yasada eksik yanlar olduğunu ifade eden Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, yasadaki bu boşluktan yararlanan bazı kişilerin insanları evlerinden ettiğini ifade etti. Vatandaşı bu tür dolandırıcılara karşı uyarmak ve oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçmek için uyarı ve bilgilendirme broşürleri hazırladıklarını belirten Kurt, “Bu uyarı afişlerini muhtarlıklara, belediyelere asarak vatandaşı bu konuda bilgilendirmek istiyoruz” dedi.

Yasa boşluğu risk yaratıyor

Kurt, “Kamuoyunda ‘Kentsel Dönüşüm’ olarak anılan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un yürürlüğe girmesinin üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. Uygulamalar ise yeni başlıyor. Kanunun amacı afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlara uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olarak açıklanmaktadır. Yasa iki bölümden oluşmaktadır. Riskli alanlar ile riskli yapılar. Riskli alanların dönüşümü TOKİ ve belediyelerin öncülüğünde yürütülmesi nedeniyle yasanın uygulama aşaması halen proje safhasındadır. Ancak riskli yapılar bazı kişi ve firmalar eliyle yapılmaktadır. Asıl sorun da bu bölümden kaynaklanıyor” diye konuştu.

Yasa yeterince bilinmiyor

Yasanın boşluklarından, yeterince bilinmemesinden dolayı bazı fırsatçıların konut sahiplerini mağdur ettiğini kaydeden Kurt, bu yönden kendilerine çok sayıda şikâyet geldiğini ifade etti. İşin vatandaşların evlerini ellerinden alabilecek noktaya kadar geldiğini vurgulayan Kurt şunları söyledi; “Son zamanlarda kendilerine ‘gayrimenkul geliştirme uzmanı’ adını veren veya benzeri isimleri kullanan bazı kişi veya firmalar, sanal tasarımlarla şık ve mevcut evinden daha büyük ve kaliteli ev iddiasıyla sözleşmeler yapıyor. Sözleşme yapmayanların 2/3 hisse ile evinin elinden alınacağı tehditleriyle sözleşme yapmaya zorlandıkları görülmektedir. Sözleşmeye ilave ettikleri saklı bazı maddeler ile de yasal sorumluluktan kaçtıkları görülmektedir. Yine sözleşmelere vadettikleri yükseklik ve inşaat alanlarının proje onaylarını alamadıkları zaman, kat maliklerini reel duruma göre, yeniden sözleşme yapmaya ve mevcut evlerinden daha küçük metrekare evlere razı olmaları yönünde zorlayıcı maddeler de koyabilmektedirler.”

İzlenilecek yolu anlattı

Öncelikle bir yapıda dönüşüm uygulaması için ‘yapının risk taşıması’ gerektiğine dikkat çeken Semanur Kurt, şöyle devam etti; “Yasada tanımı yapılmış kurumlar tarafından yapı ile ilgili risk raporunun hazırlanması gerekmektedir.  Risk taşıdığı belirlenen yapının durumu ilgili tapu kütüğüne işlenip Tapu Müdürlüğü tarafından yapı sahibine tebligat yapılma zorunluluğu vardır. Yapı sahibi tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde rapora itiraz edebilir. İtiraz halinde bakanlıkça oluşturulan komisyon son kararını verecektir. Bundan sonra kat maliklerinin karar aşamasına gelinmektedir. Kentsel dönüşüm ancak kat maliklerinin 2/3’nün kararı ile başlamaktadır. Bu karara katılmayanlar ya alınan karara uyacak ya da tespit edilen değer üzerinden taşınmazının bedelini alarak evini devredecektir. Bu aşamada değer tespitine itiraz etme hakkı bulunmaktadır.  İtirazın sonuçlanması sonrası yapının yıkılması ve yeniden projelendirilerek yapım süreci başlamaktadır. Yapı maliklerinin en az 2/3 çoğunluğu ile ortak olarak belirleyeceği yükleniciler vasıtasıyla yenilenecektir.”

Hukukçulara inceletin

Kurt, sözlerini şöyle tamamladı; “O halde ne yapılmalıdır? Öncelikle böyle bir öneri geldiğinde, evin bağlı olduğu belediyeden ‘imar durum belgesi’ istenmelidir. Bu belgedeki hükümler ile yüklenicinin sizlere teklif ettiği tasarımın doğruluğu karşılaştırılmalıdır. Çünkü bu belge dışında herhangi bir uygulama yapılamaz. Belgedeki bilgileri herkes anlamayabilir. Sizlere belediye ve Şehircilik ve Çevre İl Müdürlüğü teknik elemanları veya güvendiğiniz bir mimar ya da şehir plancısı yardımcı olabilir. Sözleşmelerin de mutlaka bu konuda deneyimli bir hukukçu tarafından incelenmesi gerekmektedir. Yapılacak sözleşmeler genellikle ‘satış vaadi sözleşmesi’ olarak hazırlanmakta ve imzalanmaktadır. Bu tür sözleşmeden daha sonra vazgeçmek oldukça zordur ve birçok cezai sorumlulukları da beraberinde getirmektedir.  Sözleşme yapacak firmanın bu işi yapmaya yetkili olduğu, teknik ve mali gücünün yeterliliği de irdelenmelidir. Son olarak eğer inşaata karar verilirse yasa gereği inşaatın denetimini yapacak firmanın ev sahibi tarafından belirlenmesi ve bu işin yüklenici firmaya bırakılmaması gerektiği unutulmamalıdır.”

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıEtiler’de Polis Okulu’na rezidans vetosu
    Sonraki yazı‘Yerinde ve Birlikte Kentsel Dönüşüm’
    Yıldıray Gökkaya
    1975 İzmit doğumlu, 1996 İstanbul Üniversitesi mezunu, emlakrotasi.com.tr'nin kurucusu ve yayın yönetmeni. YeniBirlik Gazetesi Ekonomi ve Emlak Editörü.

    YORUM YAZIN

    Lütfen yorumunuzu yazın.
    Buraya adınızı yazın