Karaburun’da yaşam alanı yüzde 16’ya düşüyor

İzmir merkeze yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan ve İzmir’in en küçük ilçesi olan Karaburun’un yüzölçümü yaklaşık 500 kilometrekare. İlçede yaşayanların başlıca geçim kaynakları arasında turizm, tarım, hayvancılık ve balıkçılık geliyor. Yeni çevre yolunun yapılmasıyla ulaşımı kolaylaşan Karaburun; kıl keçileri, nergisi, enginarı, endemik bitkileri ve cennet koylarıyla biliniyor. Karaburun Yarımadası, Türkiye’nin en büyük yarımadası olma özelliğine de sahip. Yarımadanın kuzeyinde yer alan ve en yüksek tepesi 1218 metre yüksekliğindeki Akdağ, denize yakın olması ve yılın büyük bölümünde rüzgar alması nedeniyle RES firmalarının ilgisini çekiyor. Şu ana kadar 81 türbinin kurulduğu bölgede çeşitli firmaların 3 RES projesine izin verilirken, 3 RES projesi için ise izin alma süreci devam ediyor.

Size yüzde 16’lık bir yaşam alanı bıraktık

Karaburun’a kurulması planlanan türbinlerin toplam sayısının 266 olduğunu belirten Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli, Karaburun’daki durumu; “Uzun süredir Karaburun’da doğa ve yaşam hakkı mücadelesi içindeyiz. Kurulması planlanan 266 türbinin yarımadada kapladıkları alan, yarımada yüzölçümünün yüzde 71’i gibi çok vahim bir rakam. Yarımadada Akdağ kütlesi vardır, yarımadanın yüzde 13’ünü kaplar; orada hiçbir şekilde yerleşim ya da tarım yapmak mümkün değil. Dolayısıyla o yüzde 13’lük alanı da düştüğünüz zaman, Karaburun’da yaşayanlara diyorlar ki; ‘Size yüzde 16’lık bir yaşam alanı bıraktık. Siz çok değerli olan Karaburun kıl keçilerinizle, enginarınızla, zeytininizle ve turizminizle bu yüzde 16’lık alan içinde ne yaparsanız yapın.’ 266 türbin lisanslı gözüküyor, ama yatırımını tamamlayan firma hemen kapasite artışına geçiyor. Böylelikle bu sayı artıyor. En büyük proje, ki tek başına Karaburun Yarımadası’nın yüzde 61’i kaplıyor, buna ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmiş. Sonuç olarak biz RES’lerle mücadelemizi yurttaş davası olarak sürdürme kararı aldık. Şimdi 80 yurttaş vekaletini avukatlara verdi ve davalar bu şekilde açıldı. Açılmış olan 11 dava var, imar planı, ÇED kararı, acele kamulaştırmaların iptali gibi davalar bulunuyor. Elimizde sonuçlanmış, kazandığımız 3 dava var” diyerek anlatıyor.

Türbinlerin uzaklığıyla ilgili yasal sınırlama yok

RES için türbin yapılmasına karşı olmadıklarını söyleyen İpar Buğra Dilli, “Biz asla RES’e karşı değiliz. Biz yaşam alanlarına çok yakın olmasına karşıyız. Mordoğan’da bir kapasite artışı geliyor, yaşam alanlarının 100 metre yakınına kadar ulaşıyor. Sarpıncık’ta köye 230 metre. Türkiye’de türbinlerin yaşam alanlarına uzaklığıyla ilgili bir yasal sınırlama yok. Yalnızca iki türbin arasının ne kadar olması gerektiğiyle ilgili sınırlama var. Dünyada bununla ilgili çalışmalar var ve yasalar çıkartılıyor. Yaşam alanının özelliklerine bağlı olarak 1-2 kilometre uzağına yapılması isteniyor. Pek çok bilimsel araştırma yapılmış, buna göre türbinlerin yaşam alanlarına en az 1.4 kilometre mesafede olması gerekiyor. Hal böyleyken, bizim neredeyse bahçemize yapıyorlar. Türbinler, yükseklik olarak direk ve kanat birleştiğinde 200 metreye kadar ulaşıyor. Yaylaköy’de 59 türbin var ve orada insanlar gece uyuyamıyor. Dünyada ‘rüzgar sendromu’ diye bir hastalık tanımlandı; kalp çarpıntısı, mide bulantısı, sara hastalığının pek çok belirtisinin görüldüğü bir rahatsızlık, bu belirtilerin hepsi Yaylaköy’de görülüyor. Yönetmelikte geçen 50 ya da 70 desibel sınırı sanayi bölgeleri, havaalanları için geçerli. Biz 365 gün 24 saat gürültüye maruz kalıyoruz. 100 desibelin üzerinde bir gürültüden söz ediyorum” diyor.

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıDoğayı kombinleyen dekorasyon fikirleri
    Sonraki yazı‘Hayalet Kuleler’e dava
    Yıldıray Gökkaya
    1975 İzmit doğumlu, 1996 İstanbul Üniversitesi mezunu, emlakrotasi.com.tr'nin kurucusu ve yayın yönetmeni. YeniBirlik Gazetesi Ekonomi ve Emlak Editörü.

    YORUM YAZIN

    Lütfen yorumunuzu yazın.
    Buraya adınızı yazın